bizi de üzdüler ama ertesi sabah dükkan açtık
'sevgide sevgisizlik, sevgisizlikte sevgi arayan insanlar ülkesi burası. birisinde yabancılık ve korku, ikincisinde melankoli ve erdemsizlik'
bazen bir anda çöken bir histir. insan denen varlık uykusuzluktan, açlıktan ya da yalnızlıktan, boşluktan, dertsizlikten, dertlerin çözümünü görememekten, ipini kaybetmişse, ipini insana bağlamışsa, beklentilerini arşa taşıdıysa, kendini bağladığı doğruları şaşırdıysa bir anda kendine yükselir, kusurların tamamı, adisyonun en ağır kalemlerini kendine yazar. ‘bu hayatta ne işe yaradım ki’ diye başlar, bulup bulabileceği tüm kusurları açık unutulmuş bir musluk gibi kendine sıralar. zor olan kendi sırtını sıvazlamaksa, kendi hikayesini büyük bir başarısızlık hikayesi olarak yazmak kolay olanıdır. bunu düzenli yapan, kendini bir rutine oturtup döven, sağdan sola savuran hem kendi bağışıklık sistemini zayıflatır hem de hayatla olan bağlarını teker teker koparıp atar. bekler. ta ki birisi kalkıp ‘kendine çok haksızlık ediyorsun’ diyene kadar bekler. sen büyük sefere odaklandığın için seferden yara bere içinde döndüğünü anlatırken, o birisinin gelip sana ufak zaferlerini hatırlatmasına ihtiyacın olur. ya o beklediğin destek yoksa? tek başınasın. tek başına geldin, tek başına döneceksin. yolunu da kendin bulman gerekir. boğulacaksan da cenazeni düşünmen yeterli gelir. sen toprağın altına gittiğinde birileri senin mezarını düzlerken, bir başkalarının pideler geldi mi, ayranlar eksik mi diye soracağını hatırlaman yeterlidir. hayat böyledir. acımasızdır, zalimdir, unutuverir. yeter ki sen kendini ve sabrını bir yerlerde boşa harcama, kendini ve amacını unutma diye böyle dizayn edilmiştir.
hele bizim gibi duygusal topraklarda doğduğunu sanan ama duyarsızlığa meftun bir coğrafyanın insanlarının böyle zamanlarda can simitlerine ihtiyacı olur. çok çabuk mutlu olan, çok çabuk üzülen, kırılan, darılan, küsen olmak iyi bir şey değildir. küsmek kolay olansa direnmeye devam etmek zor olandır. yol karanlıksa karanlıkta görmeyi öğrenmek zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekir. bu satırları yazan ben, hiç düşmemişim gibi yazıyorsam, bilinsin ki dizlerim yara bere içinde. ama yolda uzun mola vereni kimse hatırlamaz. bir yerden başlayacağız yeniden yürümeye.
Keep reading with a 7-day free trial
Subscribe to ÇETELE to keep reading this post and get 7 days of free access to the full post archives.