bu salon.
dünyanın en güzel konser salonu.
yıllarca kapalı duran dünya güzellik kraliçesi kings theater. 21 ekim pazartesi. the london suede ve manic street preachers konseri. konsere gelen herkes gençliğinde kopmuş belli, herkes çok gezmiş, çok eğlenmiş, çok da yorgun. hepimizin dövmeleri biraz daha solgun. hepimizde bir arıza. en az bir diz ameliyatı, sırtında tanıdık yataklarda yatmasına rağmen bitmeyen bir ağrı. ama birbirimizi görünce gaza gelmeyelim mi? eve dönmek bilmeyen hallerimizden tanışıyoruz. dev eğlendik. ben bir ara konserde ufak bir anksiyete atağı geçirsem de çaktırmadım. bu burada gittiğim konserlerde başıma gelen bir şey. ‘ya şimdi biri içeri girip hepimizi tararsa’ diye. bir anda, en istemediğim anda geliyor. hayatın hashtag travması. sonra, birkaç dakika içinde dikkatini ver elif diyorum, sıradaki şarkı sana geliyor. bana o geceden kalan dünyanın en güzel şarkılarını dinlemek, bir de siyah bir sweatshirt, üzerinde beautiful ones yazıyor. trash yazan olsaydı onu da alırdım. yoktu. onu da çok severim. suede’in parçası. hele o just trash you and me dediği yer var ya. bayılırım. sesim kısılana kadar söyledim o gece de. ertesi gün sesim yoktu, ama iyi uyandım. yatağın solunda yatmama rağmen.
bu kitap
harika. okumadıysanız hemen. 31 aralık’a kadar biter zaten. seneye bırakmayın. altını çize çize okuyacaksınız. bilmiyorum. bende öyle oldu. nutella’yla geçen günlerimi, sırf kahve içtiğim, midem bulanmasın diye su içtiğim günlerimi, pijamalarımı döpiyes gibi giyip dolaştığım zamanlarımı hatırlatıyor bana.
3. şu sohbet
yeğenim efe yüzünden / sayesinde bu sene ne kadar tanımadığım, bilmediğim türkçe ve yabancı rapçi varsa tanıdım. hele bir uzi dinlemişim ki. aman yarabbim. annesi o kadar dinlememiştir yazıyorum efe’ye. spotify da fark etmiş. neyse ki yeğenimin de en çok dinlediği uzi. sanki dünyada karşılaşmışız gibi. uzi, efe, ben. önümüzdeki senenin şanslısı kim acaba? drake is that you?
bu salgın
bu salgın bitmez, bu bayrak inmez arkadaşlar. yine covid oldum. ikinci tur. inanılır gibi değil. 10 gündür sürünüyorum. hatta bugün 11 oldu galiba. aşı olmasam neler olacaktı acaba? aşıya inanıyorum ama maskeye inancımı yitirmeme az kaldı. 2,5 senedir maskesiz bir tane fotoğrafım var, onda da vize için vesikalık çektirdim zaten. aslında bir tane de maskeli vesikalık çektirmemiz lazım. sıkıntısı kaldı, hatırası da kalsın.
bu cümle:
‘her şeyin en iyisini hakediyorum düşüncesi nereden geldi sana?’ (yılmaz, ersoy’a, limonata içen ersoy’umuza)
bu şarkı ve nakaratı
şu belgesel
bilmediğim hiçbir şeyleri olmasa da sırf dünyanın en sıkıcı çifti için netflix’e geri dönüyorum. harry ve meghan’ın hayatlarını anlatan belgesel 8 aralık’ta altı bölüm olarak yayınlanacak. koşa koşa geçicem televizyonun karşısına. binge watch maratonu. biraz mandalina, biraz kahve, biraz sigara. biraz da sinirlenirim. bayağı iyi program. i am not boring, you’re boring. bekle beni netflix. bütün bıçaklarımı biledim. geliyorum!
bazı kızlar
bayılıyorum. deniz yeğin ikiışık & pınar yeğin. markaları rumisu. benim gibi eşarp, şal takıntılı insanlar için cennet. tasarımlarına verdikleri isimleri hayalimde yazmadığım kitaplarıma veriyorum. bir hayalimde de east village’dayız. oliver jeffers, maira kalman, deniz, pınar ve ben oturmuşuz sohbet ediyoruz. oliver jeffers ısrar ediyor. instagrama koyacakmış. illa bir fotoğrafımız olsun istiyor. kırmıyoruz. ilkini flu çekiyor, sonra bir daha çekiyor, o daha net. bizi karşılaştıran hayat. circles of life.
salı
nilgün marmara da bir salı günü gitmişti. 13 ekim salı. ardında bıraktığı mektupta şunlar yazıyordu:
..Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın, çünkü suç yok, yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! Her anın niye'sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu!...
...Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.
xo, elif.
11. Wall•E
“I don’t want to survive. I wanna live.”
Good night. Vielleicht, gute Nacht!🌿
aksamustu L-theanine'imi aldim, baktim cetele'den de email gelmis, nefis oldu. "dusunme hic" i de cila gectim ustune. 49 a giris guzel oldu sayende.